REFLEKSOLOJİ
Refleksoloji; ayaklar vücudun aynası olduğu öğretisine dayanan, yaklaşık 12000 yıllık bir tarihe dayanmaktadır, insanlığın ortak mirası olarak günümüze kadar gelen, en etkili destekleyici tedavi yöntemlerindendir. Beyindeki sinirlerin vücutta son bulan noktaları olan el ve ayaklara 7000 ve 8000 adet sinir ucu bulunmaktadır.Bu noktalar vücudumuzun iç organları ve iskelet sistemine denk gelen noktaların olduğu bir el ve ayak haritasını oluşturur. Burada bulunan sinir uçlarına baskı müdahalesi yapılarak beyindeki hasar görmüş olan sinirlerin uyarılmasını sağlamaktadır.
Seanslar küçük çocuklar ya da engelliler için bir minder ya da hastaların anne tarafından kucağa alınmasıyla gerçekleşir. Ayrıca Refleksoloji’ nin etkisi yaşa, hastalığın seviyesine, hastanın bünyesine, psikolojisine ve hasta yakınlarının psikolojisine bağlı olarak değişir. Denemek için gelen kişilerin inanmamasından kaynaklanan negatif düşünceler Refleksoloji’ nin etkisini azaltabiliyor. Daha iyi sonuçlar için pozitif bir bakış açısının da etkisi olduğunu düşünüyoruz. Unutmayalım ki Refleksoloji bir alternatif tıp değil tamamlayıcı ve destekleyici bir yöntemdir.
Refleksoloji Terapisini uygulayan (Refleksolog) Refleksoloji Uzmanı denir.Bu terapistler Anatomi-Fizyoloji-Kinesiyoloji İlk yardım ve sağlık bilgisi ve aynı zamanda masaj uygulaması anlamında önemli ve gerekli eğitimlerini kabul edilen ve geçerliliği tescillenmiş merkezlerden eğitim alan kişiler olmalıdır.Refleksoloji sadece masaj anlamında düşünülmemeli, diğer etki ettiği alanlar ile birlikte düşünülmeli bu özelliği göz önünde bulundurulmalıdır.Seanslar uygulayan kişiler mutlak surette bu işin eğitimini gerekli yerlerden almış uzman kimseler olmalıdır. Aksi takdirde istenen değişimler sağlanmayacak terapi gören kişi fayda görmeyecektir.
REFLEKSOLOJİ TARİHİ
Amerikalı Dr.William H. Fitzgerald çalışmaları sırasında bedeni, ayakta bulunan bazı basınç noktalarını kullanarak tedavi etme ihtimali üzerinde durdu. M.Ö 3000 yıllarında Çinlilerin yaptığı gibi buna "Bölge Terapisi" adını verdi ve bunu akupunkturla beraber kullandı. Vücudun bazı bölgelerine sıkıca bastırarak veya masaj yaparak oldukça uzakta olan diğer bölgelerinde etki oluşturabileceğini keşfetti.Dr. Fitzgerald 1917 yılında “Bölge Therapy, or Relieving Pain At Home” isimli çok ilginç bir kitap yayınlamıştır. Bu kitapta, değişik aletlerle birlikte ağrıları elleri ve parmakları ile azalttığı hakkındaki başarılarından da bahsetmiştir.
Eunice Ingham ayağı inceleyerek, ayakta hassas bir nokta bulduğunda bu noktayı vücut anatomisi ile eşleştirerek, ayaktaki alanların vücut organlarıyla olan ilişkisinin haritasını çıkartmıştır.
Cherokee kabilesinden olup ayak tedavisi uygulayan Jenny Wallace, “kabilemde ayak üzerinde çalışmak çok önemli bir şifa sanatıdır ve yer almak için hasta olmak gerekmeyen kutsal bir seremoninin parçasıdır.
Antik çağda eski Yunan döneminde de Refleksolojiye çok benzeyen manuel terapiler yapılıyordu.Refleksoloji insanlığın ortak mirası olarak günümüzde en etkili destek tedavi olmuştur.
REFLEKSOLOJİ'DE UYGULAMA VE SÜREÇ
Refleksoloji; en az haftada 1-2 seans olarak uygulanmakta ve ilk belirtileri 10-15 seans arasında görülmektedir. Seanslar 20 dakikadan 30 dakikaya varan sürede kişinin rahat uzanabileceği ya da oturabileceği koltuk veya sedyede gerçekleşir. Gözle görülür çok iyi sonuçlar için 6 ay düzenli olarak devam edilmesi gerekir. El ve ayaklardan yapılan uygulama hastanın durumuna göre değişir. Refleksoloji, fizik tedavi, kullanılan ilaçlar, cihazlarla beraber destekleyici ve tamamlayıcı olarak uygulandığında daha etkili ve kalıcı sonuçlar bırakır.
Herhangi bir yan etkisi bulunmayıp, insan vücudunu yorgunluk, sinir, stres gibi başlıca sorunlardan arındırır. Refleksoloji uzman kişiler tarafından yapılmalıdır. Aksi takdirde beklenmeyen sakıncalı sonuçlar ortaya çıkar. Refleksoloji de rahatsızlıklar uzman kişiler tarafından ayakaltından da tespit edilebilir.
Engellilerde Refleksoloji
Milattan önce 3000 yıllarına kadar uzanan refleksoloji geçmişten günümüze ulaşırken bilgi ve tecrübeleride günümüze kadar taşıma işlevi görmüştür. Genel sağlık sorunlarıyla ilgili birçok çözüme imza atarken bu çözüm imkânlarının engelli çocuklarda da geçerli olup olmadığını merak eden ilk çalışmalar Rusya ve sonrasında İngiltere' de yapılan çalışmalarla başlatılmış olup öncelikle otistik ve spastik çocuklar üzerinde uygulanan bu çalışmalar olumlu sonuçlar vermesiyle birlikte diğer engel gruplarında da değişik düzeylerde gelişmeler kaydedilmesine vesile olmuştur.
Refleksoloji’nin Faydalı Olduğu Rahatsızlıklar
- Stres ve anksiyete (kaygı - bunaltı)
- Panik atak
- Sınav stresi
- Depresyon
- Bel - boyun fıtığı - mide reflüsü
- Eklem ağrıları
- Dikkat eksikliği
- Otizm
- Spastik Özürlü (CP SEREBRAL PALSY)
- Motor gerilik (yürüme bozukluğu)
- Kas rahatsızlıkları ve kireçlenme
- Migren
- Hormon sorunları
- Astım
- Alt ıslatma
- Uykusuzluk - hazımsızlık
- Konuşma bozukluğu
- Kabızlık
- Mikro Sefali
REFLEKSOLOJİ YENİDEN KEŞFEDİLDİ
Tarihte Çin ve İnka medeniyetlerinde migren, bel, boyun ve mide rahatsızlıklarında kullanılan refleksoloji yöntemi bugün yine uygulanıyor. Refleksolojinin tarihi, uygulama alanları, günümüz toplumlarındaki kullanım durumları hakkında açıklama yapan Uzman Fizyoterapist ve Refleksolog Gamze Şenbursa, refleksolojinin özellikle Uzakdoğu toplumlarından binlerce yıllık bir geçmişinin olduğunu söyledi.
Yapılan araştırmalarda papirüs kağıtlarında insanların el ve ayaklarına manuel olarak masaj yapıldığını gösteren belgeler ortaya çıkarıldığını dile getiren Şenbursa, Uzakdoğu toplumlarında günlük yaşamın bir parçası olan yöntemin Avrupa ve Amerika’da yaklaşık 100 yıldır yoğun olarak kullanılırken, Türkiye’de bu tekniğin son yıllarda tanınmaya başlandığını ifade etti. BEYNE UYARI GÖNDERİLİYOR Tıp eğitiminin ardından Avrupa’da refleksoloji ve refleks terapi eğitimi alarak Türkiye’ye bu yöntemi getirdiğini belirten Şenbursa, refleksolojinin merkezi sinir sistemini kullanarak beyne uyarı göndermek suretiyle yeni hücre bağlantıları sağlayarak vücutta iyileşme süreci başlatmak olarak tanımlanabileceğini bildirdi. Şenbursa, ayak altında tüm organların izdüşümlerinin bulunduğunu, elle bu izdüşümlere basınç vererek beyne uyarı gönderildiğini, yöntemin merkezi sinir sistemi ve beyni ilgilendiren her türlü hastalıkta kullanılabildiğini söyledi. Refleks terapinin ise refleksolojiyi de içinde barındıran fakat daha kapsamlı ve etkili bir tedavi olduğunu kaydeden Şenbursa, "Refleks terapide reflekolojiden daha farklı olarak merkezi sinir sitemi, akapunktur noktaları, Çin ve Vietnam vücut haritası, sinir noktaları, beyin, kranial sinirlerde dahil olmak üzere daha fazla bölgeye uyarı verilebiliyor. Bu teknikle bölgeye veya noktaya verilen uyarı ile birlikte nöro-biokimyasal aktivite başlatılıp canlıda yanıtlar elde edilir" dedi. VÜCUTTA BULUNAN ENERJİ MERİDYENLERİ Vücutta enerji meridyenlerinin bulunduğunu ve sağlıklı kişilerde bu enerji akışının kesintisiz devam ettiğini, herhangi bir nedenden dolayı meridyenlerdeki enerji dolaşımı bir yerlerde tıkanır veya engellenirse hastalıkların oluştuğunu ifade eden Şenbursa, dolayısıyla enerji hattındaki herhangi bir bölgede oluşan sorunun diğer meridyenlerdeki enerji akışını da etkilediğini kaydetti. Şenbursa, "Çocukluk yıllarında veya anne karnında yaşanan bir travma ilerleyen yaşlarda beyin kanaması, şizofreni veya parkinson olarak ortaya çıkabilir. Vücut bir bütündür ve yaşanan her travma vücutta iz bırakır. Problemin temeline inilip tedaviye bu noktadan başlamak gerekir. Asıl kaynağı tedavi etmeye başladığınız anda sahip olunan hastalığın semptomları da azalmaya hatta yok olmaya başlar" diye konuştu.
REFLEKSOLOJİ'NİN AVRUPADAKİ KONUMU
Refleksolojinin tarihi, uygulama alanları, günümüz toplumlarındaki kullanım durumları hakkında açıklama yapan Uzman Fizyoterapist ve Refleksolog Gamze Şenbursa, refleksolojinin özellikle Uzakdoğu toplumlarından binlerce yıllık bir geçmişinin olduğunu söyledi.
Yapılan araştırmalarda papirüs kağıtlarında insanların el ve ayaklarına manuel olarak masaj yapıldığını gösteren belgeler ortaya çıkarıldığını dile getiren Şenbursa, Uzakdoğu toplumlarında günlük yaşamın bir parçası olan yöntemin Avrupa ve Amerika’da yaklaşık 100 yıldır yoğun olarak kullanılırken,Türkiye’de bu tekniğin son yıllarda tanınmaya başlandığını ifade etti.
BEYNE UYARI GÖNDERİLİYOR
Tıp eğitiminin ardından Avrupa’da refleksoloji ve refleks terapi eğitimi alarak Türkiye’ye bu yöntemi getirdiğini belirten Şenbursa, refleksolojinin merkezi sinir sistemini kullanarak beyne uyarı göndermek suretiyle yeni hücre bağlantıları sağlayarak vücutta iyileşme süreci başlatmak olarak tanımlanabileceğini bildirdi.
Şenbursa, ayak altında tüm organların izdüşümlerinin bulunduğunu, elle bu izdüşümlere basınç vererek beyne uyarı gönderildiğini, yöntemin merkezi sinir sistemi ve beyni ilgilendiren her türlü hastalıkta kullanılabildiğini söyledi.
Refleks terapinin ise refleksolojiyi de içinde barındıran fakat daha kapsamlı ve etkili bir tedavi olduğunu kaydeden Şenbursa, "Refleks terapide reflekolojiden daha farklı olarak merkezi sinir sitemi, akapunktur noktaları, Çin ve Vietnam vücut haritası, sinir noktaları, beyin, kranial sinirlerde dahil olmak üzere daha fazla bölgeye uyarı verilebiliyor. Bu teknikle bölgeye veya noktaya verilen uyarı ile birlikte nöro-biokimyasal aktivite başlatılıp canlıda yanıtlar elde edilir" dedi.
VÜCUTTA BULUNAN ENERJİ MERİDYENLERİ
Vücutta enerji meridyenlerinin bulunduğunu ve sağlıklı kişilerde bu enerji akışının kesintisiz devam ettiğini, herhangi bir nedenden dolayı meridyenlerdeki enerji dolaşımı bir yerlerde tıkanır veya engellenirse hastalıkların oluştuğunu ifade eden Şenbursa, dolayısıyla enerji hattındaki herhangi bir bölgede oluşan sorunun diğer meridyenlerdeki enerji akışını da etkilediğini kaydetti.
Şenbursa, "Çocukluk yıllarında veya anne karnında yaşanan bir travma ilerleyen yaşlarda beyin kanaması, şizofreni veya parkinson olarak ortaya çıkabilir. Vücut bir bütündür ve yaşanan her travma vücutta iz bırakır.
Problemin temeline inilip tedaviye bu noktadan başlamak gerekir. Asıl kaynağı tedavi etmeye başladığınız anda sahip olunan hastalığın semptomları da azalmaya hatta yok olmaya başlar" diye konuştu.
BEBEKLERDE REFLEKSOLOJİ
Refleksoloji yeni doğan bebeklerde nörolojik gelişimlerini sağlamak amacıyla uygulanmaktadır. Yapılan çalışmalar doğum sonrası ilk 3 ay düzenli Refleksoloji uygulanan bebeklerin zeka seviyelerinde ve duygusal gelişimlerinde önemli farklılıklar olduğunu göstermektedir.
Eskiden beyin gelişiminin genetik faktörlere bağlı olduğu, dışarıdan yapılacak müdahalelerin beyin gelişiminde fazla rol oynayamayacağı düşünülürdü. Fakat son yıllarda yapılan araştırmalara göre dış etkenler bebeklerin zekâ gelişiminde oldukça etkili bir hale gelmiştir.
Beynin gelişimi gebeliğin ilk ayında başlıyor ve bebek 3–4 yaşına gelene kadar büyük bir hızla devam ediyor. 5 aylık fetüs 5 duyunun duymak ve dokunmak olmak üzere ikisine sahiptir. Küçücük kafasında her dakika 50.000 yeni hücre oluşmaktadır ve beyin öyle hızlı gelişmektedir ki 6. ayda hızla büyüyen beyin kabuğu kafatasına sığmak için kıvrımlar oluşturmaya başlar. 7. ayda fetüs beyni tüm yaşamı boyunca sahip olacağı 100 milyar beyin hücresinin hemen tamamını oluşturmuştur.
Her bebek düşünme, görme, duygu gibi beyin fonksiyonlarından sorumlu yaklaşık 100 milyar sinir hücresi ile doğar. Hayatın ilerleyen dönemlerinde ise bu doğuştan gelen 100 milyar sinir hücresinin üzerine yenileri üretilmemektedir.
Bebek beyni milyarlarca sinir hücresi ile donatılmış olarak dünyaya gelmektedir. Sinir hücreleri, bebeğin karşı karşıya kaldığı her deneyim ve uyarıcı karşısında birbirleri arasında bağlantı kurarlar.
Bu bağlantılar tekrarlanırsa kalıcı hale gelir ve kocaman bir ağa dönüşür. Bu ağ bir ömür boyunca kullanılacak olan zihinsel kapasiteyi barındırır. Bu, bebeklik döneminin zihinsel gelişim konusunda ne kadar belirleyici ve önemli bir dönem olduğunu bize gösteriyor.
Bebeğinizin sizden aldığı genetik mirası ve doğumdan sonraki ilk yıllarda karşı karşıya kaldığı uyarıcılar ve deneyimler onun zekâsının şekillenmesini sağlıyor. Uyarılan sinirlerle birlikte bebeğinizin zihinsel gelişimi hızlandırmaktadır. Bu bağlamda Refleksoloji tedavisinin bebeğin zihinsel gelişiminde oldukça etkili bir rol oynadığını göstermektedir.
BEYNİN ÖN BÖLGESİNİN (Prefrontal korteks) GÖREVLERİ
- Dikkati verme ve sürdürme
- Dikkatin yönlendirilmesi
- Kısa-orta süreli ve işleyen bellek
- Planlama, tasarlama
- Yargılama
- Tepki kontrolü
- Düzenli olma
- Kendini kontrol edebilme
- Sorunları çözme
- Ayrıntılı düşünme
- Gelecekle ilgili öngörüde bulunma
- Hatalardan ders çıkarma
- Duyguları anlama ve ifade etme
- Empati kurma
- Sağduyu
- Sabır
- Moral
- Motivasyon
Beyin Ön Bölgesi (Prefrontal korteks)
- İnsanı diğer canlılardan üstün olmasını sağlayan beyin bölgesidir.
- Akıl ve kişilik, beyin ön bölgesinde oluşur.
- Beyin ön bölgesinin çalışma özelliklerini belirleyen etkenler, akıl ve kişilik özelliklerinin oluşmasını sağlar.
- Bu etkenlerle çalışma özellikleri belirlenen beynin strese karşı ne şekilde ve ne düzeyde etkileneceği de belirlenir.
- Aynı stres farklı kişilerde farklı etkilerin oluşmasını sağlar.
- Bunun nedeni, her beyin ön bölgesinin farklı çalışma özelliklerine sahip olmasıdır.
- Milyarlarca hücreden ve bu hücreleri birbirine bağlayan trilyonlarca bağlantıdan oluşan ağ sistemi nedeniyle her
Bu nedenle beyin ön bölgesinin çalışma özellikleri sonucu ortaya çıkan hastalık durumu da kişiye özel olmalı, sınıflandırılmamalıdır. Refleksoloji anne karnındaki bebeğin gelişimini ve annenin doğumunu nasıl etkiliyor ise bebek doğduktan sonrası içinde aynı şekilde etkileşimleri devam ettiriyor. Bebeğin algı, zeka seviyesini artırıyor, vücut sistemlerinin daha aktif çalışmasına neden oluyor.